Sevri’yi İmzalayan Kim? Bir Tarihî Dönüm Noktasına Yolculuk
Benim için tarih, çoğu zaman yalnızca kitaplardan ya da derslerden öğrenilen bir şey değil. Hani o eski mahalle sohbetlerinde, akşamları balkonlarda çayı yudumlarken büyüdüğümüz yerlerin, o eskinin içindeki insan hikâyelerinin aslında ne kadar derinlemesine bir tarih olduğunu anlamak, bir tür içsel keşif gibi gelir. Ama sonradan fark edersiniz ki, bu hikâyeler yalnızca o mahallede değil, dünyada da büyük bir anlam taşıyor. Bugün sizlere, belki de fark etmeden yaşamımızı etkileyen bir dönüm noktasına, “Sevri’yi imzalayan kim?” sorusuna değineceğim. Tarihte bir imza, bir anlaşma nasıl şekil alır, arkasında kimler vardır? Hadi, biraz derinleşelim.
Sevri Antlaşması Nedir?
Öncelikle, Sevri’yi anlamadan önce Sevri Antlaşması’nın ne olduğunu kısaca hatırlayalım. 1920’de, I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nu fiilen sonlandıran, özellikle Türkiye’nin geleceği üzerinde derin etkiler bırakan bir antlaşma olarak kayda geçti. Antlaşma, Osmanlı topraklarının büyük kısmını kaybetmesine, yeni sınırların çizilmesine ve pek çok ulusun doğmasına zemin hazırladı. Tam olarak şu günlerde, 2020’lerin başında bile hala bazı tartışmaların odağında bu antlaşmanın bırakmış olduğu izler var. Ama Sevri’yi imzalayan kişi kimdi?
Sevri’yi Kim İmzaladı?
1920 yılında Sevri Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nun son kalan temsilcileri, özellikle de padişah VI. Mehmed Vahdettin tarafından imzalandı. Ama işin aslı, o imzadan önce, o günün koşullarında Osmanlı hükümetinin hangi koşullar altında olduğunu anlamak önemli. Kendi memleketimde, çocukken babamın eski kitaplarını karıştırırken şöyle bir şey okumuştum: “Bir imza, sadece kalemin yaptığı bir hareket değildir, o imza bir kaderdir.” Şu an dönüp bakınca, belki de o günlerin halkı için gerçekten de imzalanan bir kaderdi bu.
Padişah’ın Duruşu ve O Anın Hikâyesi
Peki, padişah VI. Mehmed, böyle bir antlaşmayı neden imzaladı? O dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun gücü kalmamıştı; savaşın sonları, yokluklar, peşinden gelen işgal… Yani, düşünsenize, bir insanın ya da bir halkın hayatta kalmak adına yapacağı anlaşmalar ne kadar acı verici olabilir? İnsanın gözleri kararmış bir şekilde, son bir umutla bir çıkış ararken o imzayı atması gerekir. Bu anlamda, o dönemde Sevri’yi imzalayan kim sorusu aslında tarihi bir trajediyi de gözler önüne seriyor.
Mesela, benim iş hayatımda da bir dönüm noktam vardı, kararsız kaldığım bir an. Çevremdekiler, “Ya bunu yapma, ya da şunu yap,” dediklerinde, her bir öneri, bir tür ‘imza’ gibi hissettirdi. O imzaların geleceği ne kadar değiştirebileceğini kestiremiyorsunuz. Ama imza atmak zorundasınız. Tıpkı padişahın yaptığı gibi.
Sevri’nin Ardındaki İnsanlar: Sadece İmzalar mı?
Bazen sevdiğim bir sözü hatırlıyorum: “Tarihi yazan, genelde sahnede olmayanlardır.” Sevri’yi imzalayan kim? Sadece VI. Mehmed mi? Tabii ki hayır. Arkasında, Fransa’dan İngiltere’ye, İtalya’ya kadar pek çok devletin elinin olduğu bir süreçti. Bu imzanın şekillendiği masanın etrafında onlarca diplomat, işgalci ve kendi çıkarlarını güden insanlar bulunuyordu. Biraz da böyle düşünüyorum: Tarih bir masaya oturmuş insanların yüzlerinden değil, onların iç dünyalarındaki çıkar çatışmalarından ve buna karşı verdikleri tepkilerden oluşur. Her ne kadar padişahın imzası tarih kitaplarında yazsa da, işin içinde, sadece sahneye çıkanların değil, perde arkasındaki insanların da katkısı vardı.
Bugünün Gözüyle: Sevri’nin İzleri
Sevri Antlaşması, Osmanlı’nın sonunu işaret etse de, onun izleri yalnızca Osmanlı’yı değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni de şekillendirdi. Benim yaşımda birinin, yani 25 yaşındaki birinin bile, bu anlaşmanın etkileriyle karşılaştığını rahatlıkla söyleyebilirim. Mesela çocukken öğrendiğim coğrafya dersleri, Sevri’nin ne kadar köklü değişimler getirdiğini anlatır. Tıpkı günümüzün ekonomi piyasalarının dalgalanma anları gibi… Bir hareket, bir karar, bir imza her şeyin yönünü değiştirebilir.
Her ne kadar bazı çevrelerde Sevri hala “geçmişin acıları” olarak tartışılsa da, bir açıdan bakınca, bu antlaşma aslında bir dönemin sonunu, başka bir dönemin başlangıcını simgeliyor. Pek çok ulusun bağımsızlık mücadelesini kazandığı, yeni devletlerin kurulduğu bir döneme girilmişti. Bugün de bu anlamda Sevri’yi imzalayan kim sorusunun cevabı, sadece o dönemin bireyleriyle değil, onların dünyaya ve tarihe nasıl yön verdikleriyle de alakalı.
Sonuç: Bir İmza, Binlerce Hikâye
Benim için Sevri’yi imzalayan kişi sadece VI. Mehmed değil. Aslında, Sevri Antlaşması’na giden süreç, her bir insanın hayatta karşılaştığı o kritik anlara benzer. O an, ne yazık ki bazen çıkışsızlıkla gelir ve imza atmak zorunda kalırsınız. Ama en önemli soru şu: O imza, geleceği şekillendirirken kimlerin hayatına etki etti? Hem o dönemin insanları, hem de günümüzün yeni nesilleri için bu, bir düşünme alanıdır.
İşte tarihte Sevri’yi imzalayan kim sorusunun yanıtı, bir halkın kaderini yazan o imzanın, yalnızca bir kişinin değil, bir dönemin ortak hikayesi olduğunu gösteriyor.